Kategoriler

anasayfa'ya dön

BALKAN SAVAŞLARI

Karadağ' da çıkan savaş, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan' ın da katılmasıyla birdenbire bütün Rumeli' ye yayılmış, Osmanlı Orduları İşkodra, Yanya, Edirne savunmaları dışında her yerde bozguna uğrayarak çekilmeye başlamıştı. Mustafa Kemal bu haberleri alır almaz Mısır, Trieste, Romanya üzerinden İstanbul' a geldi, ama o gelinceye kadar bütün Rumeli kaybedilmiş, Selanik düşmüş, Bulgarlar Çatalca savunma hattına kadar ilerlemişlerdi.

Osmanlı genelkurmayı İstanbul' u tehdit eden Bulgar birliğini durdurmak için Bolayır Yarımadası'nda kuvvet toplamayı, bu kuvvetle Bulgar hattının gerisine saldırmayı, bu saldırıyı Şarköy' de yapılacak bir çıkarma ile desteklemeyi planlamıştı. Mustafa Kemal Bolayır' da kurulan kolordunun harekat şubesi müdürlüğüne atandı (25 Kasım 1912). Fakat bu plan başarıya ulaşamadı, çünkü Şarköy' de çıkarma yapacak kolordu (kurmay başkanı Enver) zamanında yetişememiş ve araç yokluğu yüzünden karaya çok az asker çıkarılabilmişti. Kolordunun kurmay başkanı Fethi Bey (Okyar) bu sırada askerlikten çekildi. İttihat ve Terakki genel sekreteri oldu. Yerine Mustafa Kemal geçti ve kolordu Edirne'nin geri alınması hareketine katıldı.

22 Temmuz 1913 tarihinde Edirne' ye ilk giren kuvvetler bu kolordunun atlı birlikleriydi. Fakat tıpkı Trablusgarp'ta yararlılıkları görülen subaylara Osmanlı Meclisi Mebusanının teşekkürlerini bildiren kararda olduğu gibi, Edirne'nin geri alınması olayında da Mustafa Kemal yerine Enver' in (Paşa) adı geçti. '27 Ekim 1913'te Fethi (Okyar) Sofya elçiliğine, Mustafa Kemal de Sofya askeri ateşeliğine gönderildi. Bu 1905'te Harbiye mektebini bitirdikleri zamankine benzer bir sürgün cezasıydı. Fakat Mustafa Kemal ve Fethi Bey bu cezayı değerlendirmesini bildiler.

Mustafa Kemal Bulgaristanlı Türkler konusu üzerinde durdu ve onlar arasında milli şuuru uyandırmak için çalıştı. Türkçe olarak basılan iki gazeteyi elçilik yoluyla kontrol altına aldı. Birgün Türkler tarafına geçmeleri mümkün olan Bulgaristan'daki Makedonyalılar derneği ile yakın ilişkiler kurdu, onlara para yadımları yaptırdı. Arkadaşı Şakir Zümre'nin yardımıyla Bulgar parlamentosuna devama başladı. Şakir Zümre, parlamentodaki 17 Türk mebustan biriydi.

Mustafa Kemal bu tartışmaları dinlerken çok partili bir parlamentonun nasıl çalıştığını inceliyor, siyasal taktikleri öğreniyordu. Bunların dışında Sofya uzun süre kaldığı ilk yabancı başkent olarak da onu ilgilendiriyordu. Sofya'nın önemli siyasal şahsiyetlerini tanımış, sosyete tarafından iyi kabul görmüş, kralla tanışma fırsatını bulmuştu.

 

BIRINCI DÜNYA SAVAŞI

28 Haziran 1914'te Avusturya veliahtı arşidük Franz Ferdinand Saraybosna' da öldürülmüş, bundan bir ay sonra da Avusturya-Sırbistan savaşı başlamıştı. Bu, Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması demekti. Mustafa Kemal Osmanlı Devletinin Almanya yanında savaşa girmesine şiddetle karşıydı. Almanya savaşı kazanırsa Osmanlı Devleti ister istemez onun uydusu olacak, kazanamazsa her şeyini birden kaybedecekti.

Onun inancına göre devlet tarafsız kalıp kuvvetlenmeye bakmalıydı. Bu savaş er geç büyüyecek, belki de Amerika bile savaşa katılacaktı. Şu durumda iki taraf arasında bir denge kurup beklemek ve savaşa katılma bir zorunluluk durumunu alırsa hangi tarafı tutacağına o zaman karar vermek gerekiyordu. Enver Paşa ise bu düşüncenin tam karşısındaydı. Savaşın kısa süreceğini ve savaşa karşı çıkmak isteniyorsa derhal Almanya'nın yanında savaşa girmek gerektiğini savunuyordu. Bütün düzenleri ona göre kurdu ve yürüttü; nitekim bir süre sonra, 29 Ekim 1914'te Alman zırhlıları Goeben ve Breslau Karadeniz' e geçerek Rus limanlarını topa tuttu ve Osmanlı ülkesi adeta bir oldu bittiye getirilerek Birinci Dünya Savaşı'na girdi. Ama bir kere savaşa girilince, inançları ne olursa olsun, Mustafa Kemal kendine düşeni yapmayı kabul etti.

Şimdi orduda faal bir görev istiyordu. Birçok çabadan sonra 2 Şubat 1915' te Tekirdağ' da kurulmakta olan 19.tümen komutanlığına getirildi. İstanbul' a dönmeden evvel Enver Paşa tarafından gönderilmiş bir aracı Mustafa Kemal' in ağzını aramış ve ona İran üzerinden Hindistan' a gidecek üç alaylık bir kuvvetin komutanlığını önermişti. Bu alaylar, Hint Müslümanlarını İngiltere' ye karşı ayaklandıracaktı. Mustafa Kemal' e göre bu, Enver Paşa'nın malum ve olmayacak rüyalarından biriydi ve daha savaşın başında onun zihninin bu yollara işlemesi durumun vahametini gösteriyordu.

Mustafa Kemal öneriyi "Ben bu kadar kahraman değilim" diye geri çevirdi. Sonra "Böyle bir iş için üç alaylık kuvvetin gereksiz olduğunu, gittiği yerde gönüllü toplayabilecek tek bir subayın bu ayaklanmayı çıkarabileceğini" savundu. Bu sırada batılı müttefikler Almanya karşısında zor bir durumda olan Rusya' ya en kısa yoldan yardım ulaştırabilmenin hazırlığı içindeydiler. Bunun için de Türklerin elinde bulunan Çanakkale boğazını zorla geçmeye karar vermişler, Rus donanması birçok defa Boğazın dış tabyalarını bombardıman etmişti. Bir çıkarma ihtimalinin gün geçtikçe yaklaştığı anlaşılıyordu.

 

ÇANAKKALE SAVAŞLARI

Savunma düzeni dış, orta ve iç bölgeler olmak üzere 3 gruptu ve komutası Miralay Cevat Bey' deydi. Savaş ilanından birkaç gün sonra 3 Kasım 1914' te İngilizler Seddülbahir ve Kumkale tabyalarını topa tuttular. 19 Şubat 1915'te boğazın dış tabyaları yok edilmişti. Yunanlılar' ın İstanbul' a girmesini istemeyen Ruslar 40.000 kişilik bir yardımcı kuvvet göndermeyi teklif etti. Bunun üzerine İngilizler ve Fransızlar boğazları Ruslar' a vermeyi önerdiler. Düşman, savunma tabyalarını etkisiz hale getirdiği gibi boğazdaki mayın tarama ve temizleme işini de başarıyla gerçekleştiriyordu. Ama 7-8 Mart gecesi Yüzbaşı Hakkı Bey komutasındaki Nusret Mayın Gemisi, sezdirmeden liman bölgesine tekrar mayın döşedi. Gerek mayınlar ve gerekse bataryaların atışlarıyla İtilaf kuvvetleri birçok gemi kaybederek geri çekilmek zorunda kaldı.

18 Mart hücumu karadan yardım görmedikçe Çanakkale'nin geçilemeyeceğini gösterdiğinden İngiliz, Fransız ve Anzaklardan ( Avusturya ve Yeni Zelanda Ordusu) oluşan 70.000 kişilik bir kuvvet 25 Nisan 1915'te Seddülbahir ve Arıburnu bölgelerinden karaya çıkarıldı. Bu karasal kuvvete 109 savaş, 308 taşıt gemisi ve özel çıkarma taşıtları destek verdi. Türk Ordusu ise bu kuvvetlere karşı savunma görevini 5.Orduya verdi.

Bütün bunlara karşın düşman kuvvetleri başarılı olamıyordu. Çıkartmanın ilk günü Mustafa Kemal 17.piyade alayını Conkbayırı'nda durdurdu ve Kocaçimen Tepesi'nin düşman eline geçmesini önledi. Ardından Alçıtepe ve Arıburnu'na yapılan diğer bir saldırıyı da 5.Ordu kuvvetleri büyük kayıplar vermek pahasına geri püskürttü.

Savaş tüm hızıyla sürdü ve deniz üzerinde de devam etti. Türk ordusunun Nurulbahir gemisi battı, Gülcemal vapuru yara aldı. Buna karşın İtilaf kuvvetlerinin Goliath zırhlısı batırıldı.

Haziran ayında Kanlı Siper Savaşları başladı. 50.000 kişilik Fransız ve İngiliz ordusu 25.000 kişilik Türk ordusu üzerine top ateşi desteğinde hücuma geçti. Bu hücum Çanakkale' deki en kanlı savaş olmuştur. Çıkarmanın başlangıcından o güne değin Türk ordusu 70.000' e yakın kayıp vermişti. Her şeye rağmen düşman ilerlemeyi başaramadı. Yeni hedef Anafartalar Platosu' nu ve Kocaçimen'i ele geçirmekti.

Anafartalar Zaferi

İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda yeniden saldırıya geçti ve Suvla kıyılarına baskın halinde çıkarma yaptı. Mustafa Kemal' in emriyle başlatılan süngü hücumunun peşisıra düşman, siperlerinde bastırıldı ve ağır kayıplar verdirilerek geri püskürtüldü. Sonuçta Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos' ta Anafartalar Zaferi' ni kazanmış oldu. Bu zaferi 17 Ağustos' ta Kireçtepe, 21 Ağustos' ta 2.Anafartalar zaferi takip etti. Başlangıçta 3 gün içinde Çanakkale Boğazı'nı geçeceklerini sanan İtilaf Devletleri bunu başaramadığı gibi çok ağır kayıplar vermişti.

Bu savaşlar Mustafa Kemal' in askeri deha ve yeteneklerini ortaya çıkarması açısından büyük önem taşır. O, bu savaşları tarihin en çetin savaşları olarak nitelemiştir. Savaş yorgunluklarına eklenen ağır bir sıtma da bu sırada Mustafa Kemal' i çok hırpaladı. Buna rağmen kesin sonucu almadan Çanakkale' den ayrılmak istemiyordu. 21 Ağustos savaşlarından sonra bütün cephede saldırıya geçerek düşmanı denize dökmek istedi. Bunun için ikmal ve desteğe gereksinimi vardı. Fakat ordu komutanlığı "harcayacak tek bir erimiz bile yoktur" gerekçesiyle bu saldırıya izin vermedi. Bunun üzerine Mustafa Kemal grup komutanlığından istifa etti. İstifası kabul edilmedi ve hava değişimine çevrildi. Üzüntü içinde ve hasta olarak döndüğü İstanbul' da İngilizlerin bir gece sessizce Gelibolu yarımadasını boşaltıp çekildiklerini öğrendi (19 Aralık 1915). Mustafa Kemal' in rütbesi artık albaydı.

Çanakkale savaşları 8,5 ay sürdü. Savaşlar iki taraf için büyük kayıplara neden oldu. İtilaf devletleri, Çanakkale' ye önce 70.000 kişi göndermişlerdi. Sonradan bu kuvvet 500.000' e çıkarıldı. Bunun 400.000' i İngiliz, 79.000' i Fransız ordusundandı. İngilizlerin kaybı 115.000 ölü, yaralı, esir ve memleketine gönderilen 90.000' i hasta olmak üzere 205.000 idi. Fransızların kaybı 47.000 idi. Türklerde ise ölü, yaralı ve hasta sayısı 252.300' ü buldu.